Havza Haber Ajansı’nın haberine göre, Havza ve Üniversite Araştırma Enstitüsü Başkanı Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Muhammed Bakır Saidî Rûşen, Araştırma Haftası münasebetiyle düzenlenen “Yüce Peygamber’in (s.a.a.) Mektebi ve Yolu” başlıklı sempozyumda, bu haftayı araştırmacılar ve ilim talebelerine tebrik ederek, havza ile üniversite birliğini kültürel, toplumsal ve duygusal bir süreç olarak değerlendirdi ve şunları söyledi: "Günümüzde bu yakınlaşma, havza ve üniversitenin öğretim üyeleri ile politika yapıcıları arasında istenilen düzeyde sağlanmıştır. Daha da güçlendirilmesi gerekmektedir."
Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Saidî Rûşen, devlet tarafından içinde bulunulan yılın “Yüce İslam Peygamberi Yılı” olarak adlandırılmasına işaret ederek bu girişimi mübarek olarak değerlendirerek şunları söyledi: "Hz. Peygamber (s.a.a.) ilahi rahmetin tecellisidir. Onun nurlu doğumu, yolunun ve mektebinin yeniden ele alınması için bir fırsattır."
Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Saidî Rûşen, Yüce İslam Peygamberi'nin ilahi nurun somutlaşmış hali ve insanın bireysel ve toplumsal hayatı için bir hidayet kitabı ve ilahi bir rehber olan Kuran’ı getiren kişi olduğunu ifade etti ve şöyle dedi: "Peygamber, fikriyat ve inançsal cahiliye ile mücadele etti, hurafeleri ortadan kaldırdı, gömülü akılları diriltti ve fıtratları uyandırdı."
Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Saidî Rûşen, sözlerine şöyle devam etti: "Peygamber, insanları zorba ve zenginlerin kölesi hâline getiren sınıfsal düzenle ve cahiliye gelenekleriyle mücadele etti. Toplumsal tevhidi hayata geçirdi. Buna göre herkes ilahi huzurda eşittir ve üstünlük yalnızca takva iledir. Ayrıca batıl değerler ve akıldışı cahiliye davranışlarıyla mücadele etti. Bunları ahlaki normlara ve insani erdemlere dönüştürdü."
Havza ve Üniversite Araştırma Enstitüsü Başkanı, Hz. Peygamber’in (s.a.a.) Sasani kralına yazdığı mektuba işaret ederek şunları söyledi: "Yüce İslam Peygamberi, insanları insanlara kulluktan kurtararak Allah’a kulluğa çağırdı. İnsanlığın önüne ahiret hayatına dair geniş bir ufuk açtı."
Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Saidî Rûşen, sözlerine şöyle devam etti: "Peygamber, tevhidi dünya görüşüyle kısa dünya hayatına duyulan umutsuzluğu, ebedi hayata dair umuda dönüştürdü. Sonraki medeniyetlerin temelini oluşturan yeni bir medeniyet kurdu."
Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Saidî Rûşen, konuşmasının sonunda Kuran’ın İslam Peygamberi’nin kalıcı mirası ve İslam ümmeti ile insanlığın kurtuluş yolu olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: "Kur’an, tarihin seyrini hak ve batıl olmak üzere iki eksen üzerinde belirler ve Kuran’a dönüş, sapmalardan ve insani krizlerden kurtulmanın tek yoludur."
yorumunuz